28 Aralık 2009 Pazartesi

Yaşanılası Bir Hayat..

     Bir hayatı yaşıyoruz. Bu hayatı, 6 milyar insanla birlikte paylaşıyoruz. Tek bir gezegen üzerinde 6 milyar insanız. Hiç ülkelere, milletlere falan bölmeyelim. Çünkü sorun bundan kaynaklanıyor. İnsanları dünya insanı olarak görmediğimiz sürece de sorunlar hep devam edecek. İnsanlar zaten düşencelerinin farklılıkları nedeniyle doğal yoldan ayrılıyorlar. Ama dünya insanı olabilmek her şeyin üstünde bir durum. Bütün milletlerin, ülkelerin, ideolojilerin üzerinde..
     Dünya üzerindeki her insanın aynı düşünebilmesi, hepimizin birbirinin aynı kopyalar olmamız kadar mümkün. Öyle ki, aynı anne ve babanın yetiştirdiği, aynı duvarda oturan, aynı aynaya bakan, aynı topa vuran, aynı çizgi filmle büyüyen çocuklar bile bu durumlarda farklılık gösteriyorlar. Biri topa sert vurmayı tercih ediyor, diğeri ise topun süzülerek gitmesini. Aynı çizgi filmdeki bir bölüme çocuklardan biri gülerken diğerine komik gelmiyor. Bu belki de en olağan şey hayattaki. Bu böyle olmalı ve böyle güzel. Çok farklı düşüncelere sahip insanlarız. Hepimiz kendi ideolojimizin hüküm sürmesini istiyoruz. Bu durum, diğer düşüncenin kaybı demek. Bir başkasının kazanması da bir ötekinin kaybı. Mutlak bir doğru hiç bir zaman olmayacak. Bir düşünce dünya üzerindeki her insan için doğru olsa bile, herkesin aynı anda yanılma ihtimali var olduğundan biz yine o düşüncenin doğruluğundan emin olamayız. İnsan düşünüyorsa, er ya da geç farklı bir şey bulacaktır. Aslına bakılırsa bu hayattaki en hoş durumlardan birisi. Biz bu farklılığı ne yaparsak yapalım düzeltemeyiz.
     Dünya'nın bir yerinde hep savaş var. Ben kendimi bildim bileli böyle. Peki neden savaşıyoruz? Yaratılışımızda var yetinememezlik. Birleşik Devletler Irak'a düzeni sağlamak için girmedi. Afganistan'ı 11 Eylülden dolayı sıkıştırmıyor. İsrail resmen gelip Filistin'i toprağından attı. Birleşmiş Milletler buna ses çıkarmadı. İngiltere ve Fransa 116 yıl ne için savaştılar? Dünya savaşlarının nedenleri nelerdi? Bu saydıklarımın nedenleri farklı belki ancak, sonuç hep aynı. Hep insanlar acı çekti. 500 yıl önce Amerika'da yaşayanlar, 100 yıl önce Anadolukiler, 50 yıldır Filistindekiler acı çekiyor. Neden? Hayatı yaşarken sormamız gereken soru bu: "Neden?"
     Devletleri insanlar yönetiyor. İnsanların zaafları vardır. Hep daha fazlası bizim olsun istiyoruz. Bunun yanında ayrım yapıyoruz. Objektif olamıyoruz. Bencil davranıyoruz. Oysa sadece insan olarak bakmalıyız. Bir kişinin insan olması diğer bütün özelliklerinin önüne geçmeli. Bir insanı sadece insan olduğu için sevmeliyiz ya da yargılamalıyız. İdeolojiler düşünme eyleminin sonucular. Düşünme eyleminin sonucu olan, var olan hiç bir şeyi yok edemeyiz. Bunun yerine önem sırası yapabiliriz. İnsancıl olmak en başta gelmeli bizim için. Birbirimiz için fedakarlık yapmalıyız. Temel kavramlar var. Belki de temel kavramlarla yaşamalıyız. Saygı, sevgi, dürüstlük, hoşgörü, samimiyet.. Bunlar her şeyden daha önemli olmalı. Tüm hırslarımızdan uzak bir hayat var olmalı. Yine de yaşanılası bir hayat böyle olamaz..
     Kötülük yokken iyiliğin ne anlamı var. Bir şeylerin daha anlamlı olabilmesi için biraz da kötüler olmalı. Biraz yanlışlıklar, sapkınlıklar. Biraz da mutsuz insanlar.. Bunlar olmalı ama abartılmamalı. Sanırım bu yaşanılası bir hayat..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder