iki gündür katiyen kanat çırpmıyor
yine de ben her seferinde senin güzelliğinden
yani paramparça
yani gözlerinden bahsettiğimde mesela
dünya aniden güzelleşiveriyor
yani dudağının kıvrımlarından da
saçının dalgalarından da bahsetsem
ve gülüşümü bordoya boyayan
tırnak boyalarından
bir bakanın, bir zaman kendine gelemeyeceği bakışlarından
seninle birlikte güzelleşiyor
parmaklarının parmaklarımın arasında kendine yer yatağı yapışından
kızgınlığından
acılarından
ve kaşlarını çatışından
ve kaşlarını çatışından
kederli bir derbeder okuyuşundan
hele de cilveli bir göz vuruşundan
bahsetsem,
hızla güzelleşiveriyor dünya
yani bir bütün olarak da
fazlası neyse ama
eksikleriyle de
bir akşamüstü zamansızlığında
elimde solan nergislerle
bir güz evveli ikindisi unutkanlığında
kursağımdaki heyecanla
yine de sana dokunduğu yerinden güzelleşiveriyor dünya
ve belki dönüşümle,
benzerlikleri değiştirmekle,
daha önce hiç benzemediği bir şeye benzemekle,
Günay'da rakıyı sek içmeye başlamakla
saçlarına dökülen yağmurdan kıskanmaya başlamakla
çok uzak bir yerin, çok uzak bir zaman kadar uzak olmadığını anladığında
özlemeye başlamakla
geçmişi bir kenara bırakıp
onun yerine evveliyatı kullanmakla
karanfillerin yerini papatyaların almasıyla da hatta
zamanın asla yeterince bol olmayacağını anlayıp
uykuyu bırakmakla
seninle gelemediğinde onunla kalmakla
-yani diyorum ki bu Ziya’ya n’olmuş?-
ve belki de
benzersiz bir şeyi sevip benzemekten utanmakla
diyorum ki,
sana dokunduğu yerinden güzelleşiveriyor dünya
-şubat, 2014. / Bodrum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder