1 Ekim 2012 Pazartesi

gelecek


valizim elimde miydi?
yoksa elimi de,
kendimle birlikte içine mi tıkmıştım?
kendim..
bir çift ele dokunmaya korkan ellerim,
duvarların ardında iç çekişlerim,
yağmurda iliklerime kadar hüzüne boyanışlarım,
saçının kokusuna takılıp düşüşlerim,
eve geç kaldığımda söylediğim yalanlar.
ben.. kendim..

elma deyince çıkamadım, armut dediler gidiyorum.
ne geçtiğim ağaçları sayabiliyorum
ne de kutup yıldızını bulmayı biliyorum
söyleyecek bir yol şarkısı var aklımda
sözleri dilimin ucunda birazdan gelecek
bekliyorum..

gözlerimi kapatınca bir beyaz bisiklet görüyorum,
direksiyon kolunda sıcak ekmek kokusu,
koltuğunda gelecek var, dilinde annesi.
gelecek annemin kahvaltıya pedal çeviren küçük prensi.
yolun başında bekliyor babasının yüzüne batacak bıyıklarını
oturmuş altına çağla uğruna düştüğüm çiçekli ağacın..

gelecek;
hiç bilemeyeceğim,
hangi kirpiklerin arasında eziliş,
hangi dudakların gölgesinde hayat buluştur?
işte sırf bu yüzden,
zinciri atmış beyaz bisikletim elimde,
üstüm başım toz toprak,
yüreğim gece mavisi..

gelecek..
göz bebekleri büyümüş, biraz bekletecek..
                                                                    aralık 2010, istanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder