23 Kasım 2012 Cuma

Bodrum kışı / Günışığı II


meğer Bodrum sen benimle değilken oluk oluk anlam kaybediyormuş..
bir yalana aşık olmak; soğuk gibi yakıyor tenimi
gök yarılmış gibi yağan yağmurlarla akıp mazgallara düşüyorum
mazgallar yanılgılarım gibi, parmaklıklı, tutsak ve ıslak..
ve benim Bodrum'un kışını da sevenlerden olmamın hiç bir anlamı yok
hastalıklı duygularım yanaklarımda kuruyor
her şey hastalığa dönüşene kadar sıcakken
ben tir tir titriyorum 
sevincimi yorganıma göre uzatmadığımdan
gülümsemem üşüyor

pazarlar da aralıklar gibi hüzünlü
ocaklar bir yabancı gibi dolaşır yağmur ertesi
sen daha bir yabancısın en sevdiğim şarkıya
pazartesi sabahları ocağın esrarengizliğini geçirmiş kafasına
ben ahmak ıslatan bir ocak pazarındayım
çekilmişim battaniyemin altına
umutlarımı yorganıma yetiştirme egzersizi yapıyorum
sen bir pazar ikindisi çıkıp gitmiştin ya
pazarlar pazartesi korkusuyla kayboluyor öğle vakti
sensiz uyanacağım pazartesiler yitiyor ajandamın sayfalarında
meğer Bodrum sen bir pazar ikindisi gittiğinden beri
eksik yaşıyormuş pazartesileri

ben Bodrum kışında çaresiz bir ürpertiyim
sesi kesilmiş pazar ikindisi dolaşıyor tüylerinin arasında
tanıdık gelmesin istiyorum, hiç anlama
istesemde unutamıyorum en sevdiğin yemeği
sevdiğin mağazalara uğruyorum yolum düşmese de
kazak alıyorum Bodrum kışı için
peki neden en sevdiğin renkte?
köşe başlarına kurulmuş her dükkan senin sanki
keşke unutabilsem adını, adresini, sesini
ben Bodrum kışını yaşıyorum, elimin gölgesi eline düşmeden
ve Bodrum elin elimde değilken yorulmuş sapır sapır yaprak dökmekten
                                                                   bodrum, ocak 2011 / günışığı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder