Musa Çallı
Kandilli
Elimde değil oğlum, diyorum, bırakamıyorum işte. Bir hışımla kalktı. Bu mereti içmeye devam edersen, konuşmam bir daha seninle, dedi. İhtimal vermiyorum tabi böyle bir şeye. Zaten saklıyordum ne zamandır. Çekiniriz biz biraz Mehmet’ten. Meğer o da bildiğini benden saklıyormuş. Gönlün ne kadar süre benden bir şey saklamaya dayanabilecek merak ettim, demişti. Çok koymuştu. Sonra biz Nesli’yle tanıştık, eşimle. Mehmet’in hisleri çok kuvvetlidir. Anlamış Nesli’nin benden hoşlandığını, çekmiş kenara. Ben bu işi yaparım ama küçük bir şartım var, demiş. Biliyor zaten puşt, ben ilk günden beri vurgunum Nesli’ye. Neyse bu mektup yazmış kıza benim ağzımdan. Edebiyattan da anlar. Döktürmüş tabi. Nesli soluğu yanında almış. Bir mektup da bana yazmışlar birlikte. Ben sevincimden yarım metre yukardan yürüyorum. Güzel bir cevap yazdım sonra. Oldu bu iş dedim. Neyse ilk buluşmamız. Nesli demez mi, sigarayı bırakacaksın. O günden beri sigara içmiyorum. Şu mutlu yuvada büyük payı var Mehmet’in.
Hakan Sakin
Ulus
Lise ikideyiz. Tutturdu bu eve çıkacağım diyor. Asım Amcalar’ın durumu belli. Fransa’dan döndükten sonra yolunda gitmedi hiçbir şeyleri. Kirayı nasıl vereceksin, diyorum, çalışır kazanırım, diyor. Bari beraber çıkalım, kirayı bölüşürüz, diyorum. Onu da kabul etmiyor. O zaman şüphelendim. Bir kadın vardı otuzlu yaşlarında arada görmeye geliyordu Mehmet’i. Anlat ne oldu, bir şey yaşadınızsa, bir kaza olduysa, artık eskisi kadar zor değil bu işler, dedim. O da değilmiş tabi. Mehmet’ten böyle bir şey beklemek saçmalık ama lisedeyiz daha, çocuk sayılırız. Hâlâ daha bilmiyorum o sene durup dururken niye birden eve çıkmaya karar verdiğini. Kaç kere gittim, kadın, çocuk falan da yok. Her yer kitap, tefrika. Böyle üst üste yığmış, boyum kadar. Ha bir de bir saat yapmaya başlamıştı. Bir sürü alet edevat falan almıştı. Sonra geceye kadar çalışıyordu okuldan sonra. Ben bazen onda kalıyordum. İş çıkışı beraber geçerdik eve. Sabaha kadar okurdu. Bazen bana da okutur, ne düşündüğümü sorardı. Ben konuşurdum, o hep dinlerdi. Geç saatlere kadar otururduk. Oğlum, uyumayacak mısın, derdim. Belki, derdi. Hep enteresan bir adamdı zaten. Yemek yer misin? Arada. Şu kitabı okudun mu? Belki. O kızdan hoşlanıyor musun? Bazen. Ne enteresanı, tam dayaklık adamdı Mehmet.
����Okunduğunuzu bilin diye yazıyorum. Bu ilginç adamın sonu nereye varacak merak içindeyim.
YanıtlaSilhassasiyetiniz için teşekkür ederim. böyle şeyler motive ediyor. :)
Sil